top of page

Haber Detay

Alkol Kullanımı Aileden mi Öğreniliyor?

neurofeedback tedavi istanbul ankara izmir biofeedback

1- İlk başta gençlere ve çocuklara alkol nasıl tanıtılmalı? İlk alkolü ailesi ile evde alsın yaklaşımı hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

 

Hâlâ ebeveynlerin çocuklarına alkolü nasıl anlatmaları ile ilgili en iyi yolu bulmaya çalışıyoruz. Mevcut araştırmalardan elde edilen sonuçlar genellikle çelişkili. 

 

Çocuğun içki alışkanlıklarına ailelerin pozitif etkisi olabileceğini düşünen çalışmalar, çocuklarına güvenerek sorumlu davranacaklarını düşünüp az miktarda alkol içmelerinemüsaade edip orta düzeyde içeceklerini düşünüyorlar. Eğer ebeveynler içki içmenin miktarını açık sınırlar ile belirlemezse, muhtemelen çocuklar daha fazla içecektir. 

 

Öte yandan, diğer çalışmaların bulguları alkolü, ailenin erken yaşta çocuğuna müsaade etmesi hatta kendi evinde bunu yapmasıdır. Ailelerin bir kısmı çocuklarının evde onların gözetiminde kullanmalarını, bir parkta, ya da bir eğlence yerinde arkadaşları ile denetimsiz bir şekilde içki içmelerine yeğliyor olabiliyor. Ancak çocuklarına alkol kullanımı ile ilgili sınırları çizmezlerse dışarda arkadaşları ile denetimsiz kullanım kadarzararlı olabiliyor. Bu durum gelecekte aşırı alkollü içecekler kullanmalarına yol açabilir.

 

Ancak bir şey son derece net, Alkol Ergenlere sunulmamalı. Şimdi, daha önce hiç olmadığı kadar, alkolün gelişmekte olan beyin üzerindeki olumsuz  etkisini çok iyi biliyoruz ve sonuç olarak tüm uzmanlar, 16 yaşından önce alkolden kaçınılmalı diyor.

 

Artık alkole başlatma işlemini olabildiğince uzun süre ertelemenin önemli olduğunu biliyoruz. Bir çocuk çok daha önce alkol kullanmaya başlarsa, sorunların gelişme ihtimali de o kadar yüksektir. Elinizden geldiğince onların alkolden uzak durmalarını geciktirin ki beyinlerinin olgunlaşması olumsuz etkilenmesin!

 

 

2- Arkadaşları özendirdiğinde çocuğa nasıl bir bilinç aşılanmalı ki aksi yönde hareket etsin?

 

Öncelikle aileler kendi alkol kullanımları ile ilgili çocuklarına çok dürüst olmalılar. Çünkü çocuklar aile içinde bunu gözlemleyerek büyüyorlar. Aile içinde herzaman kurallarınız olmalı ve bunu çocuklarınızın güvenliğini de düşündüğünüzü belirterek onlarla paylaşmalısınız. Aileler genelde böyle bir kural koymadığı gibi şimdi çok sıkı kurallar koyarsam çocuğumu olumsuz etkilerim diye de düşünüyor. Ayrıca, alkol kullanımının çocukların veya ergenlerin işi olmadığını bunu aile büyükleri kullanıyorsa ancak büyüklerin yaptığı birşey gibi açıklayanlar oluyor. 

 

Büyüme döneminde olan ergenler büyümenin ispatı olarak veya arkadaş basıkısı ile alkol almak durumunda olabiliyorlar. Her ne kadar bazı arkadaşları alkolün etkisinin olumlu olduğunu söylemiş olsalar da, alkolün kendi gelişen beyinlerine olumsuz etkisi olabileceği ve içindeki maddelerin karaciğere zarar vereceği hatta kanser ve ölüme neden olabileceğini de aileler çocuklarına açıkça anlatmalıdır. 

 

Çocukları alkol alan aileler kızgınlıkla çocuklarına yüklenip cezalar verebiliyorlar ancak bunlar çoğu zaman işlemiyor. Genelde  kullandıkları internet veya dışarı çıkmama yasağı çok abartılmayıp onların “Durup Düşünüp Eyleme Geçmelerini” sağlatacak şekilde cezalar verilebilir.Bu süreçte neden alkoldan uzak durması gerekliliğini düşünüp yapmamayı hatırlamalıdırlar. Bir başka kural da “bu sene olmaz ama seneye tekrar bu konuyu konuşalım o zaman düşünürüz” diyebilirsiniz. Seneye olur demeyip düşünürüz denmesi çok önemlidir. Çünkü, seneye konuşulduğunda hala içmemesinin daha iyi olacağı konuşlup tekrar bir sene sonraya ertelemeniz gerekebilir.

 

Kuralların çok erken yaşlarda konulması lazım ki 15-16 yaşında kural koymanız yararsız olacaktır. Genelde 11-12 yaş alkol ile ilgili kurallarınızı konuşabileceğiniz yaşlardır. Ancak bazı çalışmalar 8-10 yaş grubunun alkolü yudumlayarak veya tadarak denediğini belirtmektedir. Çocuklarınıza “artık erkek oldun gel tadına bak” demeyin. Tatmaya kalkarlarsa da alkolün onlar için olmadığını belirtin.

 

Çocuklarınızla konuşmanızda onlara birşey olursa bundan dolayı üzüleceğinizi ve alkol ile birlikte başka sağlık problemleri yanında erken cinsellik tecrübesi yaşamanın da olabileceğini ancak bunların sizler tarafından kabul edilemeyecek olduğunu açıkça belirtmelisiniz. Bu kuralları uygulamamalarının anne baba olarak sizi ne kadar üzeceğiniaçıkca belirtin ve iki-üç ayda bir bu konuları onlarla tekrar konuşun.

 

3- Çocuğun alkol alıp almadığını aileler nasıl denetleyebilir, yönlendirebilir ve sağlıklı bir noktada tutabilir?

 

Çocuklarınıza sevgi gösterin, onların değerli olduğunu hissettirin, onlara sarılın, kucaklayın, onları sevdiğinizi söyleyin. Son zamanlarda davranış değişiklikleri, okul başarısızlıkları gösteren çocuklarınızı yakın takibe alın. 

 

Karşılıklı oturup alkol kullanıp kullanmadığını sorun, sorgularken kullandığınız cümlelerde dikkatli olun. Onların bir birey olduğunu ama yanlış yapma olasılıklarının da olduğunu bu yanlışın da ileride hem beyinlerine hem de vücutlarına zarar verebileceğini hatırlatın. 

 

"Oğlum/ kızım, görüyorum ki zor günler geçiriyorsun, son zamanlarda agresifliğin arttı, okul başarında düşme var, hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için, biz bir aileyiz, alkolkullandığını düşünmüyorum ama senin iyiliğin için bunu sormamda bir mahsur yok. Alkol veya herhangi bir uyuşturucu kullanıyor musun ya da arkadaşların kullanıyor mu? Bize dürüst olursan, sorunlarını çözmen için biz de burdayız "gibi yaklaşımlar, "çabuk söyle, alkol kullanıyormusun, seni mahvederim, bana yalan söylüyorsun, biliyorum kullanıyorsun" gibi söylemlerin yerine kullanılmalıdır.

 

Çocuklarınızın arkadaşları ile tanışın ve mümkünse aileleri ile de tanışın. Çocukların alkol alma ortamları genelde bir evde yapacakları eğlence sırasında olabiliyor. Aile bireylerinden birinin o evde olması ve aralıklı olarak onları kontrol etmesi önemli.Ergeninizi gerekmedikçe evde tek başına bırakmayın. Siz de evde eğlenceli bir şekilde onunla beraber olun. Alkol alırlarsa araç kullanımı onların hayatlarına sebep olabileceğinden arabanızın anahtarını ortada bırakmayın.

 

Çocuğunuz ve arkadaşlarının neler konuştuklarını onlara tavsiyeler yapmadan dinleyin, böylece onların etrafında daha fazla olabilirsiniz. Çocuklarınıza gelecek ile ilgili umutlarını hayallerini sorun ve onları cesaretlendirin. Böylece hayatlarını olumsuzluğa götürecek olayları engellemiş olursunuz. Onların yetenekleri gelişmeye başladığında onların en büyük destekçisi olun. 

 

Suçlamadan ve tehdit oluşturmadan çocuklarınıza sağlıksız ve akılsızca yapılan şeylerin alkol ve cinselliğin bir çok riskinin olduğunu ve cinsellik yoluyla bulaşan hastalıkların olduğunu anlatın. 

 

Bunu konuşma gereğinizin onları çok sevdiğinizden dolayı olduğunu ve onların ilerde acı çekmelerini istemediğinizi tekrar belirtin. Onlarla konuşma yollarınızı açık tutun ve konuştuklarınızın aranızda kalacağını söyleyin.

 

Onların özellikle dışarıda hafta sonu arkadaşları ile gittikleri mekanları merak edip öğrenin ve eve geliş saatlerinde alkol alıp almadıklarını kontrol edin. 

 

Sosyalleşme amaçlı 17-18 yaş grubunun alkol almasının en fazla haftada bir kez bir bardaktan fazla olamayacağını söyleyen aileler olabilir ancak bu sayıda kalamayabileceklerini unutmayın.

 

4- Bu konuyla ilgili sizin önerileriniz, gözlemleriniz veya bizimle paylaşmak istedikleriniz nelerdir?

 

Hepimizin iki bacağı, iki kolu, bir burnu, bir ağzı, bir kalbi, iki akciğeri var ama birbirimizden farklıyız. Bu farklılığı yaratan genetik faktörler içinde beynimizdeki kimyasal olaylar veya elektriksel akımlar önemli. Farklılığı yapan bu elektriksel ve kimyasal olaylar bizi bir birey yapan beynin olgunlaşma süreçleri için de oldukça önemli.İlk yıllarda beynin bir çok bağlantısı var beyin, bu bağlantıları olgunlaşma arttıkça yavaş yavaş  azaltıyor en üst tabakanın incelmesi ile olgunlaşmanın 25 yaşına doğru tamamlandığını görüyoruz. Beynin en üst ve ön bölgesi fren yapma ve sağlıklı karar verme becerileri ile ilgili.

 

Beynin en üst tabakası böyle gelişirken altında duygularımızı yöneten Limbik sistem de gelişmeye devam eder. Limbik sisteme ait olan Hipokampus hafızanın şekillenmesine ve öğrenmemize katkıda bulunur. Amygdala duygularımıza katkı yapar. Striatum düşünmeden yaptığımız rutin davranışların alışkanlık hale gelmesinden sorumlu ve ödülü işleme sokar. Limbik sistemde ödül sirküt ve bağlantıları mevcuttur. Ödülde Dopaminin artması ve daha daha fazla artması ödül sisteminin fazla uyarılması demektir. Bu bizim zevk almamızı sağlatır. Zevk almamız o hareketi tekrar etmemize neden olur.

 

Sağlıklı insanda beynin ödül mekanizması yemek yeme, su içme, sosyalleşme gibi özellikle yaşam için gerekli olanları teşvik edicidir. Beyindeki bu bölgelerle ilgilibağlantılarda bir problem olduğunda düzensiz bir çalışma içerisinde takılıp kalır işte o zaman çocuk veya ergen kendisi için kötü, yani niçin ne kadar istekli olacağımızı bilemediği duruma girip sorun yaratabilir.

 

Bağımlıda (Alkol veya uyuşturucu) yüksek oranda dopamin hassasiyeti olup az oranda da Serotonin vardır. Stres faktörü ile bağımlılık yapan madde, içecek veya yemek bağımlılıkile ilgili beyinde amigdala denilen kısma koşullanma yöntemi ile kayıtlanır. Bunu devamlı istek haline getirebilmesi için de o kayıtları hatırlaması görmesi ya da kokusunu alması o kayıtları uyandırması onun nerede durması gerektiğini  bilmesini engeller şekilde olursa zaten o zaman bağımlılıktan bahsetmiş oluruz.

 

Sonuç olarak da bağımlının beyninde dopaminin artması ve serotoninin az olması kişide bağımlılık karşılığı olarak görülür. Alkol ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapan maddeler beynin irade dışı çalışan bu derin mekanizmalarında koşullanma yöntemiyle kayıtlanır ;kişi gördüğü ve düşündüğü zaman veya strese girdiğinde alkol kullanma isteği oluşturur.

 

Beyindeki ödül merkezi dopamin ile aşırı dolar hipokampus bu zevk veren olayı kısa süreli hatırlar amigdala koşullanma yöntemi ile bunu kayıtlar ve bağımlılık oluşanın “Neden ben bunu yapıyorum? Bana nasıl zarar verecek? diye düşünemediği yani bir iç görüsü olmadığı veya az olduğu için yanlış olduğunu bilse bile ya da etrafından söylense bile kendine dur diyemeyeceği bir sürece girmesidir. Kişi kendi beynini madde ile yani bu bağımlılık yaratan herhangi bir şeyle ilaç gibi tedavi etmeyi bir kere öğrendiğinden bu tekrar eder. Bu bağımlılık yaratan madde kişide dinlendirici ruh hali yapar bunu tekrar tekrar istemesini sağlatır. Yanlış olduğunu bilse bile kendine dur diyemez. Bunu yapamadığı yer kişinin kendi beynidir. Bağımlı olduğunda ise kişi kendi beynini genelde kontrol edemez.

 

Diyelim ki, bir eğlencede iki arkadaşta birşeyler içelim diye bir istek oluştu. İçme isteği “ben bunu gidip yapayım” diye şiddetli bir isteğe dönüşürse burada ikisi de aynı şekilde aynı isteğe sahip olsun. Birisin de normal seviyede dopamin ve serotonin olsun bu kişinin kendini durdurma olasılığı çok yüksektir. Diğer ergen de az miktarda serotonin olsun bu ergenin bağımlı olma olasılığı da yüksektir. Yeteri kadar serotoninin olmaması ve aynı zamanda elektriksel olarak bakarsak da yeteri kadar alfa dalgaları olmaması (alfa dalgası ile serotonin seviyesi arasında çok kuvvetli bağlantı var) ona “yeter dur” demeyi  yaptırmayacağı için nerede duracağını bilemeyip bir tane alkollü içecek yeterli olmaz deyip içmeye devam edecektir ve bir çok alkollü içecek içecektir. Aynı zamanda bu kişinin beyninde elektriksel aktivitelerden kişiyi gerebilecek beta dalgaları fazla ise alkol ile betasını azaltmaya kendisini gevşetmeye ve kendisinin daha iyi hissetmesinide sağlar. Onu geren heyecan veren sıkıntı yaratan beta dalgalarını alkol ile azalttığı zaman geçici olarak kendisini daha relaks daha mutlu daha iyi hisser ve zaten frenleme de olmadığı için devam etmeye çalışır ve beyin alkolü yanlış bir ilaç olarak algılar beyin kendini tedavi ettiğini düşünür. 

Çocuklar, ergenler ve ailelerin bu mekanizmayı anlayıp öğrenmesinin yararı var. Alkol arkadaş veya ev ortamında beyinde bir kez kayıtlandığında tekrar tekrar kişiye bunu yap diyebilir. Ailede alkol problemi olması bağımlılık riskinde en önemli faktördür.Alkoliklerde beynin relaks olmasını sağlayan alpha dalgalarının az olduğunu 1949’dan beri yapılan çalışmalar göstermektedir.

 

Alkol ve madde tedavisinde kendi beyninin kontrol edebilecek yöntemlerin kullanılması yani kişiye uygun tedavi gerekmektedir. Bilinçaltı, otomatik olarak belirli durumlara göre daha önce öğrenilmiş davranışlara cevap veren kısmımızdır ve biz bunun farkına bile varmayız. Bilinçli kısmın kontrolü veya haberdar olmasıyla çalışır. Biz bilinçli olduğumuzu söylesek de, bilinçaltı bizim kararlarımızı saniyenin üçte biri öncesinde işleme koyar. Beynimizi olumlu düşünceye sevk etmemiz söylense de veya kitaplar okuyarak bunu değiştirmek istesek de çoğu zaman bunda başarılı olunamaz ya da kalıcılık gösterilemez. Alkol ve madde kullanana “iradeni kullan ve maddeyi bırak” dememiz bu yüzden yeterli olamamaktadır. Alkoliklerle (ve alkoliklerin çocuklarını da içeren) yapılan EEG araştırma bulgularında, uzun zaman kaçınmadan sonra bile, bu gruptakilerin, çoğunlukla daha az alfa ve teta beyin dalgalarının olduğunu ve fazla beta aktivitesinin bulunduğunu belgelemektedir. Bu bulgu, alkoliklerin ve onların çocuklarının beyin bağlantılarının, başka insanlardan daha farklı olduğundan dolayı rahatlamada güçlük çektiklerini göstermektedir. Ancak, alkol kullandıktan sonra alfa ve teta dalgalarının seviyeleri artmaktadır. Bu nedenden dolayı biyolojik olarak alkolizme meyilli olanlar (ve onların çocukları) alkolün etkilerine karşı daha korunmasızlar çünkü farkında olmadan alkolikler, beyinlerindeki patolojiyi düzeltmek için kendi kendilerini tedavi ediyorlar. Alkol aldıktan sonra oluşan dinlendirici ruh hali, altta yatan beyin aktivite paterninden dolayı yüksek derecede pekiştiricidir.

 

Alkol tedavisinde kullanılan tıbbi tedavi yöntemleri arasında da en sık kullanılan yöntem ilaçlar, psikoterapiler, ve detoks programlarıdır. Alkol kullananların yüzde 70’inden fazlası tıbbi tedaviyi alıp bitirdikten birkaç ay sonra tekrar alkol kullanımına başlamaktadır. Klasik yöntemler (ilaçlar, psikoterapi ve AMATEM) ile tedavide başarı oranı yüzde 20-44’dür. Madde bağımlılığı sorununa çözüm yolları üretirken çok yönlü bir bakış sergilenmediği takdirde, nüksetme ve kalıcı çözüm üretememe sorunları ortaya çıkmaktadır. Amerika’da son 15 yılda Neurofeedback tıbbi tedavilere eklenmiştir.Neurofeedback operant (edimsel) ve klasik koşullanma yöntemini kullanan bir bir beyin eğitimidir. Kişi beta dalgalarını azaltıp beyni relaks eden alfa dalgalarını arttırır.Neurofeedback yöntemiyle bu düzensizliklerin düzenlenmesi öğretildiğin de önemli bir kısmı alkol kullanımından uzak kalmakta ve yaptıkları şeyin yanlış olduğuna dair içgörü gelişmektedir. Dört senelik takiplerde geleneksel tedavi gören grubun sadece yüzdesi 20’ si hiç alkol kullanmazken, Neurofeedback eğitimi gören grup da bu oran yüzde 80’di.

bottom of page